İmamoğlu'ndan Adalar'daki 'Azmanbüs' eylemleri hakkında açıklama

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Adalar'daki 'Azmanbüs' eylemleri hakkında, "Bizim siyaset anlayışımızda tepkiyi gösteren insanları duymak en önemli fıtratımızdır. Adalar halkının ya da oradaki bir kısım vatandaşımızın tepkisini elbette duyuyorum, bunu hissediyorum ve anlıyorum" değerlendirmesini yaptı.

Reklam
Reklam

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Metro İstanbul Bröve Töreni'nin ardından basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in "İmamoğlu ya da Yavaş aday olsaydı, Erdoğan şu an Cumhurbaşkanı koltuğunda oturmuyordu" açıklaması sorulan Ekrem İmamoğlu, "10-11 gün bayram ve Almanya seyahatim ile ilgili süreçte ülkemizin içinde mevcut olan bu tür muhabbetleri, röportajları ya da siyasi münazaraları pek duyamaz oldum, ilgilenemez oldum. Sayın Genel Başkanımızın değerlendirmeleri kendi şahsi görüşleridir. Muhtemelen kendisine sorulması daha doğru olabilir" yanıtını verdi.

ADALAR'DAKİ 'AZMANBÜS' EYLEMLERİ

Adalar'da yurttaşların  "Azmanbüs" adını verdikleri minibüslere ilişkin başlatılan eylemler hakkında değerlendirmelerde bulunan İmamoğlu, "Adalar halkıyla olan üst seviyede olan samimi diyaloğumuza zarar getirecek hiçbir davranışa ne ben ne bir çalışma arkadaşlarımız bulunamaz. Adalar'da atların görmüş olduğu zulmü gidermek adına Adalar'daki faytonların kaldırılma sürecinde ne kadar halkçı, katılımcı ve aynı zamanda emekçisinden oradaki insanların ne düşündüğüne kadar fikirlerini bir model yönettiğimizi en iyi Adalar halkı biliyor. Bizim bu ilişkimiz üzerinden bu olayları kötü yorumlayan veya başka türlü yorumlamaya çalışan bir kısım yayınları da gülerek izliyorum" ifadelerini kullandı.

"Bizim siyaset anlayışımızda tepkiyi gösteren insanları duymak en önemli fıtratımızdır. Adalar halkının ya da oradaki bir kısım vatandaşımızın tepkisini elbette duyuyorum, bunu hissediyorum ve anlıyorum" diyen İmamoğlu, şöyle devam etti:

"Adalar'da faytonları kaldırdıktan sonra buradaki toplu taşımayı sağlama mecburiyetimizin olduğu, yani Adalar toplu taşımasız olmaz. Adalar'ın yüzde 70'i orta yaş ve orta yaş üstü vatandaşlarımızdan oluşuyor. İnsanlarımızın toplu taşımadan yararlanma mecburiyeti var. Adalar epeyce ciddi bir alandır. Buralarda mezarlıklara erişim, hastanelere erişim, sağlık ve kamu kurumlarına erişim gibi mecburiyetler var. Tatil günlerinde bazen 60 bini aşan misafirlerimiz var. Dolayısıyla toplu taşıma zarureti var."

"Toplu taşımada tanımlı araçlar var. Bu araçlar dışında bir aracı siz lisanslayamıyorsunuz ya da ruhsatlandıramıyorsunuz. Biz o dönemde geçici bir izinle L tipi araçlar orada hizmet etmeye başladı. L tipi araçlar geçici izinle hizmet eden araçlar" ifadesini kullanan İmamoğlu, şunları kaydetti:

"30 Nisan 2024'te verilen geçici iznin süresi doldu. Bizim bir an evvel araç almamız gerekiyordu. Tek lisanslı araç olan M tipi dediğimiz, çevreye duyarlı, elektrikle çalışan, sessiz ve güvenlik koşulları sağlayan tek araç buydu.

Dizayn hassasiyeti, estetik hassasiyeti olan birtakım vatandaşlarımız var, onları da saygıyla karşılıyoruz. Tepkileri takip ettim. Adalar halkıyla ilgili de bir beyanım olacak. Çalışmalarımız devam ediyor."

KILIÇDAROĞLU İLE GÖRÜŞMENİN TARİHİ BELLİ Mİ?

CHP'nin eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile ne zaman görüşeceği sorulan İmamoğlu, şunları söyledi:

"Ben, sayın önceki dönem Genel Başkanımızla Kurban Bayramı'nda kendisini arayarak bayramlaştık. Bayramlaştığımız esnada da "Ankara'ya da geliyorum, Türkiye Belediyeler Birliği görevinden ötürü daha sık geleceğim. Geldiğimiz esnada da olabilirse bir yemekte sohbet etmeyi arzu ederim" dedim kendisine. O da 'Memnuniyetle' dedi. Ama şu tarih, bu tarih yok."

İmamoğlu, şöyle devam etti:

"Bunun farklı şekillerde basına yansıması, hatta tarihinin, gündeminin, içeriğinin aktarılması ya da birilerinin bunu bir şekilde farklı anlamlara çekilerek yazılmasını hayretle izliyorum. Benim tek arzum var; önceki dönem genel başkanımızla aramızdaki münasebetin yanlış anlaşılmalardan uzak, samimi bir ilişkide yürüdüğünü ve bunu da bir yemek yiyerek gayet samimi bir ortamda toparlama girişimiydi."